
Dünya; gündelik, politik, sosyolojik ve kültürel anlamda olağanüstü süreçlerden geçiyor. Yaklaşık iki yıldır içinde bulunduğumuz pandemi koşulları, gündelik hayatı büyük ölçüde değiştirdi. Bununla birlikte hemen hemen tüm işlerimizi evden gerçekleştirdik. Bu yaşam biçimi üzerine düşünen, üreten ve kayıt yapan sanatçılar, evde yalnız olma ve evden çalışma duygusunun normalleşmesine katkı sağladı.
Artworks Made at Home, Essay Documentary, 2020, Commissioned by steirischer herbst ’20, Coproduced by steirischer herbst ’20 and ULTRAVIOLET Film Produksiyon, Title design and graphics by Studio Pul, With the kind support of SAHA Association, courtesy of the artist
Bu bağlamda, Ahmet Öğüt’ün deneme-belgesel serisinin ilk iki parçası olan Artworks Made at Home ve Artists Make Music isimli yapıtları akla gelir. Serinin ilk parçası Artworks Made at Home, 24 Eylül -18 Ekim 2020 tarihinde Avusturya’nın Graz şehrinde düzenlenen Steirisicher Herbst Festival’da sergilendi. Festival, pandemi nedeniyle mevcut olan endişe ve belirsizlik atmosferine aktif olarak yanıt veren bir biçimde kendini yeniden keşfeder.
2020 yılının sonbaharında ikinci dalganın insanlarda yarattığı korkuyu bastırmak yerine, normal olarak kabul edilen şeyin bir parçası olan yabancı düşmanlığı, azınlık, ırkçılık, eşitsizlik gibi sorunlardan korkmamız gerektiğini savunur. Festival, bu korkuyu bastırmak yerine kendisini Paranoia TV adlı deneysel bir televizyon formatı olarak yeniden icat ederek onunla etkileşime girer. Paranoya TV, güvence diye bir şeyin olmadığı distopik paralel bir evrenden dünya genelinde çeşitli frekanslarda yayın yapan tekinsiz ve rahatsız edici bir platformdur. Gerçekliğin bir distopya gibi göründüğü pandemi döneminde gerçekleşen bu festivale davet edilen Ahmet Öğüt, Artworks Made at Home isimli belgeseli üretir.
Türkiye’den görsel sanatlar alanında çalışan sanatçı, küratör ve yazarların üretim ve gelişim ortamlarını desteklemek, uluslararası sanat kurumları ve ağları ile etkileşimlerini artırmak amacı ile kurulan Saha’nın desteği ile üretilen video, izleyicisi ile çevrimiçi buluşur. Öğüt bu videoda, sanat tarihine bakarak bir mutfak masasında, oturma odasında, evde üretilmiş eserleri inceler. Kapsamlı bir araştırmanın ürünü olarak tanımlayabileceğimiz video, tüm dünyanın yaşamakta olduğu ortak problemi farklı bir bakış açısı ile ev kavramı üzerinden ele alır.
Öğüt, bu video ile uluslararası sanatçıların evde ürettiği eserleri bir araya getirir. Örneğin Martha Rosler’in mutfak masasında çeşitli mutfak gereçlerini kullanarak, onları alfabetik sırayla ve eril bir dil ile anlattığı / gösterdiği / hazırladığı performansının videosu bunlardan biridir. Ahmet Öğüt’ün videosu, içinde bulunduğumuz dönemin sanatçıları getirdiği noktayı daha geniş bir çerçeveden ele alır. Gündelik yaşamın belleği, bu video aracılığıyla 2020 yılına tarihlenir.
Küresel pandemi patlak vermeden çok önce sanatçılar evde sanat eserleri üreterek, sözde evrensel bir kavram olarak “ev”in yeni anlamlarını sürekli olarak keşfediyorlardı. Daireler atölye ve müze olur; mutfaklar ve uyku alanları politik olarak yüklü araziler, eylem alanları ve çoğunlukla mizah yoluyla gündelik hayatın göstergebilimini altüst edecek yerler haline gelir. [1].
Asya ile Avrupa’nın ortasında bir yerde, Türkiye/Diyarbakır’da doğan ve Amsterdam ile Berlin’deyaşamını sürdüren Öğüt, belgesel serisinin ikincisi olan Artists Make Music isimli videoyu 2021 yılında üretir. Video, 26 Mart – 27 Haziran 2021 tarihleri arasında ikinci kısmı gerçekleşen Asia Society Triennial kapsamında New York’ta sergilenir. İlk gösterim, 18 Mayıs 2021 Salı günü YouTube canlı yayında gerçekleşir. Görsel sanatçılar tarafından üretilen müziğin tarihsel bir incelemesini içeren belgeselde, yaklaşık 15 uluslararası sanatçının yaptığı müzik videosundan kesitler yer alır. Öğüt, bu kolaj videoyu kendi üretmiş olduğu müzik ile birleştirir.[2].
Artists Making Music, Essay Documentary, 2021, 17’31’’, co-commissioned by Protocinema, Istanbul, New York and Asia Society Museum, New York, Title design and graphics by Studio Pul, Citation: Jorg Heiser, Double Lives in Art and Pop Music (Sternberg Press, 2019), courtesy of the artist.
Artists Making Music’te anlatılan, görsel sanatlar ve müzik arasındaki uzun aşk hikayesi, Art and Language ve The Red Krayola ile 1976 yılına dayanıyor. Video, Sub-Botnick’in (Ahmet Öğüt & Maru Mushtrieva) yeni orijinal film müziğine ek olarak, son 45 yılda uluslararası sanatçıların yaptığı müzik videolarından sekansları içeriyor. [2]
Tarih boyunca hep var olan ve salgın döneminde daha çok hissedilen azınlık sorununa dikkat çeken trienal içinden geçtiğimiz bu belirsiz ve kaotik zamanlara gönderme yapar. Asia Society Trienali, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Asya’dan ve Asya’yla ilgili çağdaş sanat üretimine odaklanır. Trienalin bu ilk edisyonu, New York’taki Asia Society Museum’da ve şehirdeki ortak mekânlarda gerçekleşen çok mekanlı bir sergi, disiplinler arası paneller, forumlar ve performanslardan oluşur.
Asia Society Trienali, Asya ve diasporadaki çağdaş sanatın çeşitliliğini yansıtır ve New York City’de önemli ancak tarihsel olarak yetersiz bir demografiyi oluşturan Asya kültürlerinin zengin dokusunu kutlar. Yoko Ono’nun 1964 yılında yayımlanan Greyfurt isimli kitabındaki “Tek başına hayal ettiğiniz bir rüya bir rüya olabilir, ancak iki kişinin birlikte hayal ettiği bir rüya gerçektir” dizeden ilham alan trienal, Tek Başına Hayal Etmiyoruz başlığı altında düzenlenir [3].
Politik, sosyolojik, kültürel ve gündelik yaşamın belleği an be an inşa edilirken Artists Make Music isimli belgeseli ile Öğüt, kültürler arası diyaloğu ses üzerinden kavramsallaştırır. Tarihin en çirkin savaşlarından birinin salgın henüz devam ederken, hala ırkçılık ve yabancı düşmanlığı olması, Asyalı, LGBTİ+ ve diğer topluluklara yönelik nefret söylemlerinin ivme kazanması, istismar ve şiddet olaylarının dramatik bir şekilde artması, dünyanın bölünmüş topluluklar üzerinden kurgulanmış bir geleceğe doğru götürülme çabası, kültürlerin karşılıklı olarak birbirini doğurma ve besleme olasılığını tümüyle reddeder.
Müzik yapan bir görsel sanatçı olan Ahmet Öğüt, bu deneme-belgesel projesinde dünyanın içinden geçtiği zamanları ses ve görüntü ile örer. Bu örüntü, sanat tarihinde benzer mekân, malzeme ile üretimler yapan sanatçılara dair görsel bir hafızayı oluştururken aynı zamanda da işitsel bir arşivi de oluşturur. Buradan bağlayacağım en net sonuç sese dairdir. Ses, dünya üzerindeki evrensel bir dildir. Dilin göstergelerinden arındırılan ses, tarih boyunca savaşların, doğumun, ölümün, korkunun, acının, sevincin ve doğanın ortak dili olmuştur.
Kaynaklar
[2] https://www.protocinema.org/