Yurt içinden ve yurt dışından sanatçılarla çalışan ve kısa sürede İstanbul’daki en önemli çağdaş sergi mekânlarından biri olan Anna Laudel Galeri, 26 Nisan – 10 Haziran 2022 tarihleri arasında Serkan Küçüközcü’nün “Sınır-sız Devinim” adlı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.

Serkan Küçüközcü, Huzur, 2022,
Görsel 1. Serkan Küçüközcü, Huzur, 2022,
Tuval Üzerine Akrilik Boya,
80 x 150 cm, Anna Laudel Galeri, İstanbul

Sınır-sız Devinim, güçlü ve keskin renk paletiyle ilk etapta bir vakum etkisi oluşturup rengârenk tuvallerle izleyiciyi kendi içine doğru çekiyor, sonra da ait olduğu dünyanın imgelerini birer taşıyıcı gibi kullanarak izleyiciyi bilincin ve bilinçdışının sınırlarında tuhaf bir yolculuğa çıkarıyor. Yeryüzü ile gökyüzünün birbiri üzerine katlandığı, insan ruhunun ve tabiat ananın kesiştiği sonsuz peyzaj alanları bir belleğin engin düzlüklerinde ilerlerken aniden oraya ait olmayan bir nesneyle bizi buluşturacak kadar da oyuncudur. Bu durum bize ilk başta huzurlu bir yolculuk gibi gelse de geniş renk alanlarının oluşturduğu ıssızlık arka tarafta dönüp duran tedirgin edici bir haberi gelip kucağımıza bırakacakmış hissi yaratıyor. Bilincin güvenli kollarındayken hissedilen tekinsizlik duygusu sadece ıssız alanların varlığından kaynaklanmaz. Aynı zamanda oralarda bir yerde bilinçdışının her an kendisini çeşitli imgelerle sunabilme ihtimalinden ve bu ihtimalin yaşamın olağan ya da kanıksanmış akışında seyreden algılarımızı bir an için kırabilecek olmasından da kaynaklanır. İnsanlık katı gerçekliklerin rasyonel zemininde attığı her adımda dünyanın büyüsünü bozarcasına ve hangi geleceğe doğru gittiği belli olmayan karanlık bir şimdide gökten bir dua gibi yağacak olan çocukluk düşlerine sarılarak mı ayakta kalabiliyor? Olası bir felaket sonrasındaki distopik bir evren şemasında varoluşumuzu yitirmemek adına tutunacağımız tek dayanak noktası çocukluğumuz mu olacak? Hepimiz dallarından kopartılmış da rüzgârın kayıklarına binmiş birer gökyüzü yolcusuyuz. Doğa ve kültür, hayal ve gerçek, geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmış birer sürgünüz. Annelerimizin şefkatli kucağından, babalarımızın güven dolu kollarından, çocukluk anılarımızdan, aşklarımızdan, sokak köşelerinde geçen kaygısız yaz akşamlarından, ağzımızda lolipoplarla bayram sabahlarını yaşadığımız mahallelerden, dev oyuncaklar ülkesindeki lunapark gezilerinden sürgünüz. Peki, askıda kaldığımız ya da devinip durduğumuz yaşamın kasvetli ciddiyeti içinde masallarımız ve atlıkarıncalarımız bize teselli verecek mi? Serkan Küçüközcü çocuksu bir neşeyle sanki fırçadan süpürgesine atlayıp bir yolculuğa çıkmış da bizleri bu yolculuğun ortağı yapma derdinde. Balonlar, uçaklar, yerküreye uzaktan bakan astronotlar, gökyüzünün maviliği hem kişisel yolculuklara hem de insanlığın içinde olduğu tarihsel yolculuğun bizzat kendisine işaret ediyor. Mikro ve makro yolculukların kesiştiği deneyim alanlarına atıf yapıyor.

Theodor Adorno ve Max Horkheimer Aydınlanma’nın Diyalektiği’nde akılcılık, rasyonalite ve bilimsel gelişmelerle insan hayatına mutlak bir mutluluk ve özgürlük geleceğine dair ortaya çıkan Aydınlanma projesinin bir yerden sonra aklın araşsallaştırılması suretiyle tahakküm aracına dönüştüğünü, bireyi baskı altına alarak onun özgürlüğünü ve otantikliğini yok ettiğini belirtmiştir. Hatta tüm bunların üstüne gelinen noktada 20. yüzyıl belki de insanlık tarihinin en yoğun, en büyük kıyımlarına neden olan ve yirmi beş sene arayla iki büyük dünya savaşına tanıklık yapan, militarizmin, ölüm kamplarının, uçaklardan yağan bombaların, totaliter rejimlerin ve diktatörlerin cirit attığı bir yüzyıl olarak tarihin karanlık sayfalarına çoktan geçmiştir. Bu gerçekler önümüzde apaçık duruyorken acaba modern dünyanın getirilerinden çok götürüleri mi var diye düşündüğümüzde her defasında kendisini bir büyük anlatının sözcükleri gibi açığa vurmaya çalışan renksiz, tatsız, kokusuz ve olabildiğince daralmış demirden kafeslerde benliğimizin ucunda kıyısında biraz da olsa kalmış anlam parçacıklarını yeşerterek hakikati değiştirmemiz mümkün mü? Ya da gücümüzün dış dünyanın hakikatini değiştirmeye yetmeyeceği zamanlarda bilincimizin tarlalarına sızan çocukluk imgeleriyle hakikati paramparça ederek yeni ve müstesna bir gerçeklik inşa etmemiz olası mı?

Serkan Küçüközcü, Candy Planet, 2022,
Görsel 2. Serkan Küçüközcü, Candy Planet, 2022,
Tuval Üzerine Akrilik Boya,
35 x 45 cm, Anna Laudel Galeri, İstanbul

Anna Laudel’de gerçekleşen “Sınır-sız Devinim” adlı sergideki sınırsızlık olgusu rasyonalitenin ya da bir takım dikotomilerin sınırlı dünyasına karşı bu akılcılığı istikrarsızlaştırıyor. Bilinçaltımızda katlana katlana biriken imgelerin başka başka şekillerde bir araya geldiği; sürprizlere ve doğaçlamalara açık; gerçeküstü ilişki biçimlerine gönderme yapıyor. Böyle bir devinim içinde neden-sonuç ilişkilerinin yeri olabildiğince az ya da kurtulunması gereken bir girdap olarak dikkat çekiyor. Resimlerde beliren çocukluk düşleri ve beyaz renk alanlarıyla vurgulanan çocukluğun masumiyeti bunlarla ilintili olabilir. Her şeye rağmen iyimserliğini koruyarak oyunlar, oyuncaklar, şekerler ve atlıkarıncalarla örülen rengarenk dünyaların ortaya koyduğu bir sevgi dünyası var. Lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı Sanatları Bölümü’nde tamamlayan Serkan Küçüközcü, peyzaj geleneğinden ve sürrealizmden aldığı bakış açısını dolgun renklerle ve çocukluk imgeleriyle süsleyerek hem bizi mekansal ve zamansal bir gezintiye çıkarıyor hem de kötücül gerçekliklerin boğazımızı sıkıp durduğu, kederlerin dünyaya savaş uçaklarıyla bir yağmur gibi yağdırıldığı bir yüzyılda yeri geldiğinde muzip bir politik stratejiyle ve kendisine özgü bir tarzla deşifrasyon işine girişip bize kurtuluş reçetesinin nerede olduğunu söylemeye çalışıyor. Hepimizin her gün bilerek ya da bilmeyerek sembolik ölümlere sürüklendiği ve sonra yeniden dirildiği pürüzlü bir dünyada oluşturulabilecek direniş noktaları belki de çok yakınımızda, hemen yanı başımızda, nostalji bataklığına saplanmadan kendimizle gerçekleştireceğimiz barışçıl buluşmalardadır.

 

Sanatçı ve Anna Laudel Galeri’nin izniyle

Photo Credit: Kayhan Kaygusuz

Caner Turan