

Through The Window, Türkiyeli ve Hollandalı queer sanatçıları çevrimiçi sergiler ve etkinlikler üzerinden bir araya getiren, Hollanda Konsolosluğu’nun desteklediği bir proje. Projenin küratörlüğünü fotoğraf sanatçısı Ömer Tevfik Erten, koordinatörlüğünü Kübra Uzun ve çevrimiçi konuşmaların küratörlüğünü ise Simon(e) Van Saarloos üstleniyor. Bu yıl üçüncü edisyonu izleyiciyle buluşan Through The Window, her yılın Onur Ayı olarak kutlanan, LGBTİ+’lar için görünürlük ve direniş anlamına gelen Haziran ayında gerçekleştiriliyor. Yasaklarla dolu pandemi döneminde LGBTİ+’ların iktidar mekanizmaları tarafından durmadan hedef gösterildiği, hukuksuzca kısıtlanıp sansürlendiği bu coğrafyada queer sanatçılara görünürlük sağlayarak yeni dayanışma ağlarını mümkün kılıyor. Queer kültürü, eğlenceyi, yoldaşlığı, güncel sanatı ve edebiyatı, içinden geçtiğimiz zor zamanlarda direniş biçimine dönüştürüyor. Umudun daima var olduğu, birlikte güçlendiğimiz geleceğe, gökyüzüne açılan pencerelerden bakmamızı arzuluyor.
Through The Window‘un çevrimiçi olarak gerçekleştirilen karma sergisinin üçüncü seçkisi geçtiğimiz haftalarda sona erdi. Fakat program kapsamında gerçekleştirilen sergi, atölye ve diğer içeriklere hala çevrimiçi olarak ulaşabilmek mümkün. Bu vesileyle pratiklerini birbirine yakın bulduğum Manuel Gabriel Tzoc Bucup ve Alev Ersan’ın Through The Window sergileri kapsamında ürettiği video eserlere Onur Ayı’nın ayak sesleri hala dinmemişken yeniden bakmayı hedefliyorum.
Manuel Tzoc: Siyah Beyaz Sandalye (Silla En Blanco Y Negro)
Manuel Gabriel Tzoc Bucup, sanatsal pratiğinde şiir, performans ve video gibi mecraları birbiriyle harmanlayan 1982 Guatemala doğumlu disiplinler arası bir sanatçıdır. Üretimlerinde kesişimsel bir bakış açışı geliştirmeyi hedefleyen Tzoc, kimlik, cinsiyet, dil ve beden gibi kavramlar etrafında gezinir. Birbiriyle temas halinde olan bu kavramların dışında queer teorinin dallanıp budaklanan yapısı ilgisini çeker. Tzoc, sanatsal pratiği dışında kitap yayıncılığıyla da yakından ilgilidir. Sınırlı sayıda el yapımı baskılar yapan ve bağımsız bir yayıncılık anlayışını benimseyen Maleta Ilegal isimli bir kuruluşun parçasıdır. Ayrıca yakın zamanda Kuzey Amerika’daki ilk queer şiir koleksiyonlarından biri olma özelliği taşıyan Antología LGBTIQ+ Guatemala‘nın yayınlanmasına öncülük etmiştir. Tzoc, kitabı bir mecra olarak kullandığı son dönem üretimlerinde ise şiirsel dilini queer ve erotik bir tavırla birleştirir. Şiir aracılığıyla kitabın tüm estetik olanaklarını keşfetmeye ve yeniden anlamlandırmaya çalışır. Katılımcılarla şekillenen atölye çalışmaları ve edebiyat okumalarıyla Guatemala’nın queer kültürüne önemli katkılarda bulunur.

Manuel Tzoc, Through The Window seçkisinin üçüncü edisyonuna Siyah Beyaz Sandalye (Silla En Blanco Y Negro) isimli yaklaşık dokuz dakikalık bir video performans ile dahil olur. Video başladığı andan itibaren gökyüzü ve betonlar arasında sınır çizen, dikenli tellerle örülü bir mekân izleyiciyi karşılar. Sanatçı, kadrajın ortasına konumlandırılan sandalye ile beraber performansın tek öznesidir. Siyah Beyaz Sandalye ismini verdiği ve 2017-2020 yılları arasında çeşitli yerlerde gerçekleştirdiği bu performans, basit ve son derece gündelik olan oturma eylemini odağına alır. Bu oturma eyleminin bizi keskin bir şekilde eril veya dişil cinsiyete atadığını ve ikili cinsiyet sitemi üzerinden kodladığını gösterir. Tzoc, yaklaşık dokuz dakika boyunca tekrarladığı birbirinden farklı oturma pozisyonlarıyla heteronormativiteye meydan okur. Cinsiyeti elen veren ve kalıplaşan duruşlarla tekrar tekrar oynar. Bacak bacak üstüne attığı son derece zarif bir duruştan sonra bunun tam aksi bir şekilde sırtını arkaya yaslayarak bacaklarını tamamen açar. Sanatçının son derece ifadesiz bir tavırla durmadan kendini tekrar ettiği bu performans, kamusal alanlarda manspreading gücünün kötüye kullanıldığının altını küçük jestlerle çizer. Tzoc’un sabit, minimal ama etkili performansı, gündelik hayattaki eylemlerin kimliği şekillendiren unsurlar olduğunu hatırlatır.

Alev Ersan: Frisson/Ürperti
Alev Ersan, edebiyat ve güncel sanat arasında konumlandırdığı üretimini, şiir, çeviri, performans, yerleştirme ve animasyon gibi mecralar üzerinden gerçekleştirir. Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladıktan sonra Simon Fraser Üniversitesi’nin The Writer’s Studio programında lisansüstü eğitimine başlar. Son olarak ise New York’ta Bard College’dan yazarlık üzerine yüksek lisans derecesi alır. Çoğunlukla metin odaklı işler gerçekleştiren Ersan, yazın ve anlatıdan yola çıkan işlerinde dilin olanaklarını gözetir. Bu olanakları, farklı diller arasındaki ilişkileri açığa çıkaran ve geçişliliği mümkün kılan bir noktadan hayal eder. Son dönem çalışmaları ise deneysel yas metin okumalarından bireysel ve kamusal yas çalışmalarına kadar uzanır. Boğaziçi Üniversitesi’nde deneysel edebiyat ve güncel sanat üzerine dersler veren Ersan, üretim pratiğini eğitmen kimliğiyle destekler. Verdiği derslerde odaklandığı başlıca konular arasında türler arası metinlerde otobiyografik öznellik ve anlatı, feminist ve queer bakış açılarından kentsel mekânın soruşturulması ile çevirinin yöntem ve pratik olarak ele alınışı bulunur.

Ersan, geçtiğimiz Haziran ikinci edisyonu gerçekleşen Through The Window sergisine Ürperti (Frisson) isimli bir stop motion animasyon ve metin işiyle katılım gösterir. Kâğıt üzerine kurşun kalem gibi son derece yalın bir malzemeyle şiirsel bir gerçeklik sunan Ürperti, Through The Window‘un queer yoldaşlığa olan kapsayıcı yaklaşımından beslenir. Söz ve çizgi arasında muğlak bir alana konumlandığını düşündüğü dile yeni bir ifade alanı açmak için animasyonu kullanır Ersan. Türkçeye ürperti olarak aktarılan frisson’a ise güncel olarak kafa yorduğu yas ve tercüme odaklı araştırmaları sonucunda rastlar. Bedende yer edinirken zevk veren bir anın -ürpermenin- insan ve insan olmayan arasındaki ilişkinin, yer ile göğün birer mekân olarak işlemeleri ile kurulan ağların ve mekânın hafızasının, metnin merkezinde olan archipelagic companions, yani “birlikteliğin ada hali” olarak da düşünebileceğimiz bir ifadeyle eş zamanlı işleyebilmesini ister.

Kim bu biz? Tekilliğimizle yakînen ilişkilenerek nasıl hareket ediyor? sorularıyla ortaya çıkan Ürperti, bir dakika boyunca yazılan ve kendiliğinden silinen çizgilerden ve sözcüklerden oluşur. Sözcükler kırık beyaz sayfanın üzerinde yitip gider. Çizgiler sığınacak limanlar, yeni formlar ve eşlikçiler arar. Harfler titreyerek, ürkek bir halde sözcükleri oluşturur. Kalem ve kâğıt, boşluğun hâkim olduğu bir yüzeyde durmadan çatışır. Açıklık, esinti, hareket ve ürperti kavramları üzerinden kısa süren şiirsel bir eylem gerçekleştirir Ersan. Sergideki animasyonun hemen altında ise rüzgârın taşıdığı çağrışımlarla ilişkilenen Ürperti isimli şiirin Türkçe çevirisi yer alır.

beden anımsar
anı-sarar
birden ensemizden esen bir tüy fırtınası
sırtımızdan yaka paça
çeker bizi yukarı
bir akşam gezintisinde hristos’a
ada yakınları
ağız
zevkle açılır kanat boyu
mart sonu
erken gelenler
gırtlağı kaşındıran
antigoni’nin yitik gözü
ıvır zıvırı
kemik ve çimentoyu
gümbürtüyü döküntüyü
tek lokmada yutarız
dönüş yolunda
Manuel Tzoc ve Alev Ersan’ın Through The Window sergileri için ürettikleri videolar her ne kadar içerik bakımından birbirinden farklı olsa da sanatçıların üretim pratiği pek çok noktada kesişiyor. İkisinin de şiiri deneysel bir mecra olarak kullanması, dilin potansiyellerini araştırması ve bunları queer okumalara açık bir halde yapmaları buna ilk örnek olarak gösterilebilir. Öte yandan edebiyat ve güncel sanat ekseninde gerçekleştirdikleri araştırma ve performanslar, kolektif üretime ve yardımlaşmaya/paslaşmaya açık bir yapı öneriyor. Manuel Tzoc’ın kendi coğrafyasının queer kültürüne sahip çıkarak şiir koleksiyonlarını derlemesi ile Alev Ersan’ın farklı queer jenerasyonların varlığını hissetme ihtiyacından doğan üretimleri, kolektif çabanın ve yoldaşlığın örneği olarak okunabilir.
Not: Sanatçıların videoları Through The Window sergisinin Instagram sayfası üzerinden izlenebilir.
Manuel Tzoc: https://www.instagram.com/p/CfHNtv9rPtd/
Alev Ersan: https://www.instagram.com/p/CQq2Eygno1T/