Kiralık Depo, Defne Cemal ve Amerikalı sanatçı Zek Hodges tarafından geçtiğimiz Kasım ayında İstanbul Cihangir’de hayata geçirilen 12 metrekarelik küçük bir sergi odası. Açılışı Cemal ve Hodges’in Birdz and Cars isimli ikili sergisiyle gerçekleşen bu mütevazi mekân, sanatçıların işlerini sergilerken samimi bağlantılar kurabileceği bir alan olarak tasarlanmış. İsmini ise hem mekânın kiralık depo işlevine sahip oluşundan ve hem de kurucuları Zek ve Defne’nin bir odaya yerleşme düşüncesinden alıyor.

Açılışla beraber görsel sanatlar alanında çalışan ve üreten herkesi kapsayan bir açık çağrı yayınlayan galeri, Kasım ayından itibaren Türkiye ve yurt dışından sanatçıların kişisel sergilerine ev sahipliği yapıyor. Kiralık Depo son olarak 13 Nisan-14 Mayıs 2022 tarihleri arasında Alman sanatçı Tom Król’un Ossa Ecke Weichsel isimli dördüncü kişisel sergisini ağırlıyor.

Tom Król, 1991 Almanya Köln doğumlu genç ve üretken bir sanatçı. Sanat ve tasarım alanında eğitim görmeye 2011 yılında Offenbach am Main’deki Sanat ve Tasarım Üniversitesi’nde (Hochschule für Gestaltung) ressam Gunter Reski atölyesinde başlar. Aynı zamanda 2013-2014 yılları arasında Almanya’nın Düsseldorf şehrindeki önemli sanat akademilerinden Kunstakademie Düsseldorf’ta Tal R atölyesinde resim dersleri alır. Birbirinden farklı iki ressamdan aldığı bu eş zamanlı eğitim, Król’un sanatında belirleyici bir rol üstlenir. Ressam Gunter Reski, sanatında figüratif ifade biçimlerine yer verirken Tal R’nin görsel dili soyutlamaya daha yakındır. Bu iki yaklaşım, Król’un sanat pratiğinde figüratif ve soyut ifade olanakları arasına konumlanmasına vesile olur. Okulu bitirdikten sonra sanat üretimine Köln’de devam eden sanatçı Almanya, Belçika, İsviçre ve İspanya gibi ülkelerde çok sayıda solo ve karma sergi gerçekleştirir.

Siyah Çizgiler ve Ossa Ecke Weichsel

Tom Król’un sanatsal üretimleri incelendiğinde genellikle tuval üzerine karışık teknik resimlere rastlanır. Temele indirgenmiş renk ve formlar, Król’un oldukça yalın seçilmiş kompozisyonlarının eşlikçileridir. Sanatçı, içinde bulunduğu mekânlarla diyaloğa geçen resimlerini çevresinde olup biteni seyrederek, yeniden keşfederek ortaya çıkarır. Bu bağlamda Król’un sanat pratiğinde gündelik hayatın geçiciliğinden ilham aldığı söylenebilir.[1] Resim sanatını yenilikçi bir araştırma alanı olarak kullanan sanatçı, tuval ve iki boyutlu diğer yüzeyleri güncel sanatın diliyle harmanlar. Gündelik hayatta görmezden geldiğimiz, gözümüzden kaçan veya sıradan olarak tanımlayabileceğimiz detaylar, Król’un resimlerinin ana hatlarını oluşturur. Sanatçının iki boyutlu yüzeyler üzerinden geliştirdiği bu bakış açısı, bir nevi sıradanlığa övgüdür. Çünkü tuval yüzeyine gündelik hayatın içinden gelen bir sıradanlık ve kendilik hâli hakimdir.

Tom Król, Ossa Ecke Weichsel & Gatto, Tuval Üzerine Akrilik ve Yağlı Boya, 30 x 20 cm, 2022

  (Fotoğraf: Nick Ash – Kiralık Depo’nun izniyle)

Kiralık Depo’daki Ossa Ecke Weichsel isimli sergiyi gezerken aklıma gelen ilk şey araştırma çizgileri[2] oldu. Yolunu, yönünü, mutlak doğruyu arayan meraklı çizgiler, Król’un görsel dünyasında aktarım aracı olarak işlev görür. Tıpkı dar bir sokaktan geçmeye çalışan insanlar gibi iç içe geçip çarpışırlar. Bu çarpışma, yeni ilişkilenmelerin habercisidir. Form ve renk yüzey üzerinde birbirini kovalarken siyah çizgiler ön plana çıkar. Kimi zaman titrek, kimi zaman dirençli olan bu çizgiler, Król’un pastel tonlara hâkim resimlerinin iskeletini oluşturur. Adını sanatçının Berlin’de yaşadığı sokaktan alan sergideki en sevdiğim resimlerden olan Amos Amos Amos‘ta da bu çizgilerin rolü büyüktür. Uzun kenarı yarım metre olan bu küçük resim, galeri mekânının en geniş duvarının merkezine konumlanır. Yüzeyindeki detayların okunabilmesi için izleyiciden yakınlık talep eder. Resme doğru yaklaştıkça beliren yüzler, iki insanın karşılaşmasını hatırlatır bize. Ansızın ve hızlıca gerçekleşen, kontrol dışı bir ândır bu. Bahsettiğim karşılaşma hâli, sergiye adını veren Ossa Ecke Weichsel isimli resimde de kendini belli eder.  Sessiz ve monokrom bir yapıya sahip resim, sanatçının yaşadığı sokağın anlık görüntüsünü yansıtır. İlk bakışta kirli beyaz renge sahip tuvalin üst köşelerinde Ossa ve Weichsel kelimelerinin yazdığını görürüz. Resmin merkezine doğru indiğimizde ise kesik çizgilerden oluşan apartman silüetinin üzerinde iki yüz belirir. Król, resimlerinde tekrar eden yüz yüze gelme/karşılaşma halini, izleyicinin eseriyle kurduğu ilişki üzerinden açıklar.[3] Hatta 2020’de gerçekleştirdiği kişisel sergisi LIMBO’da beyaz tuvallerin ortasına yerleştirdiği deforme olmuş yüzler, izleyiciyle doğrudan etkileşime geçer.[4] Tuvaller, sanatçı tarafından kurgulanan bir karşılaşmanın öznesidir artık.

Tom Król, Amos Amos Amos, Tuval Üzerine Akrilik ve Yağlı Boya, 30 x 20 cm, 2022
(Fotoğraf: Nick Ash – Kiralık Depo’nun izniyle)

Tom Król’un Kiralık Depo’da gerçekleştirdiği kişisel sergisi Ossa Ecke Weichsel’ı son dönem üretimlerinin küçük bir fragmanı olarak okuyabiliriz. Sanatçı, İstanbul’daki kişisel sergisine paralel olarak Düsseldorf merkezli galeri JVDW’da Das Dach fegen isimli bir sergi daha gerçekleştirir. Bu iki sergi dil olarak birbirine yakındır. Tuval üzerine karışık teknik resimler yine mekânın çeşitli köşelerine yayılır. İstanbul’da sergilenen resimlerinin devamı niteliğindeki Gittarensolo, eski tip bir kalorifer peteğinin üzerine yerleşir. Bu sefer Król’un siyah çizgileri tuval üzerinde gitardan hallice bir ritim tutar. Die Nacht ist vorbei ise geçiş alanı ya da kör nokta olarak tanımlayabileceğimiz, mekânı taşıyan kolonlardan birinin parçası gibidir.

Tom Król, Das Dach fegen, Sergi Genel Görünümü, Düsseldorf, 2022 (Fotoğraf: JVDW Space)

Król, mekânın sınırlarını aradığı, bazen de bu sınırları keskinleştirdiği sanat pratiğinde soyut ve figüratif anlayıştan eşit şekilde beslenir.[5] Tıpkı resimlerinden okuyabildiğimiz gibi bu iki üslubun kesiştiği ânlar sanatçının görsel olarak ilgisini çeker. Göz açıp kapayıncaya kadar değişen anlık görüntülerin peşindedir.

Tom Król’un savunduğu düşünceye göre ressamlar, zamanı yavaşlatma olanağına sahiptir.[6] Bu yavaşlatma ancak formun doğasına erişip duyguları harekete geçirmekle mümkün olur. Tüm bu sürecin sonunda da yeni görme biçimleri ortaya çıkar. Tuval yüzeyindeki sessiz diyalog nihayet başlamış olur.

Gündelik hayatın telaşından uzak, sıradan ve olabildiğine yalın.

[1] Elephant, 5 Questions with Tom Król, 20.10.2015

[2] Araştırma çizgileri, eskiz oluşturulurken asıl çizgiyi bulmak için atılan çizgilerdir. Yine aynı şekilde desenden önce yapılan taslak çizim ve eskizleri ifade etmek için kullanılır.

[3] Elephant, 5 Questions with Tom Król, 20.10.2015

[4] Artist Portrait of Tom Król “Limbo” for Neuer Aachener Kunstverein, Cinewek, Vimeo, 01.04.2020

[5] Jeanne Mouffe, Das Dach fegen, Basın Bülteni, JVDW, 05.03.22

[6] Jeanne Mouffe, Das Dach fegen, Basın Bülteni, JVDW, 05.03.22

Furkan Öztekin

Furkan Öztekin (d. 1993) Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek Lisans eğitimini Namık Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı’nda tamamladı. İstanbul Bienali Çalışma ve Araştırma Programı (2018-2019) ve Arter Araştırma Programı (2020-2021) katılımcılarından biri oldu. Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi (2015); Genç Yeni Farklı, Galeri Zilberman (2016); Koloni, Abud Efendi Konağı / Schwules Museum (2017- 2018); Pozitif Alan, Operation Room (2018); Dört Mevsimlik Mayıs, Mixer (2019); Dahili/Harici, Simbart Projects (2021); En Hassas Yerde, Galeri Siyah Beyaz (2021) gibi çeşitli karma sergilere ve yarışmalara katıldı. Öztekin, mekân olgusunu sessizlik, boşluk, zaman, sınır ve ritim ekseninde yeniden ele alıyor. LGBTİ+ aktivizminden beslenen sanatçı, direniş ve hafıza mekânlarının belgeye dayalı tarihsel anlatılarını, sanatsal pratiği içinden yorumluyor.