Kagura, eski Japon mitlerinden referansla tanrılar arasında gerçekleşen olayları odağına alan geleneksel bir dans türüdür. Mekân, dans, müzik, kostüm ve hikâye anlatıcılığı gibi birbirinden farklı elementlerin birleşiminden meydana gelir. Japonya’nın geleneksel dans türleri arasında öncül konumunda olan Kagura’nın kelime karşılığına bakıldığında tanrıların eğlencesi (Japonca: 神楽 (かぐら) anlamını taşıdığı görülür. Japonya’nın erken tarihine dair yazılan ve bugüne ulaşmış en eski eser olma özelliği taşıyan Kojiki’den beslenen bu dans, Tanrılar ve şeytanlar (iyi ve kötü) arasındaki mücadeleleri ve bu bağlamda doğan halk efsanelerini sahneye taşır. Yaklaşık 1300 yıl önceki bir zamana işaret eden Kojiki ve Nihon Shoki kaynakları, Kagura dansının ortaya çıkışını güneş tanrıçası Ameterasu ve şafak tanrıçası Ame-no-Uzume arasında gerçekleşen bir olay üzerinden temellendirir.
“Kojiki ve Nihan Shoki, güneş tanrıçası Amaterasu’nun bir mağarada saklanarak dünyayı karanlığa terk ettiği bir zaman diliminden bahseder. Başta şafak tanrıçası Ame-no-Uzume olmak üzere diğer tanrılar onu dışarı çıkarmak için mağaranın önündeki ateşin etrafında merak uyandıran danslar yaparlar. Günün sonunda stratejileri başarılı olur. Amaterasu mağara dışından gelen sesleri o kadar merak eder ki uzun zamandır saklandığı mağarayı bir anda terk etmeye karar verir. Amaterasu’nun mağaradan çıkışıyla beraber ışık dünyaya geri döner. Taş mağaranın kapısı mühürlenerek karanlık sonsuza dek içeri hapsedilir. Bu olay da Kagura dansına ve bu dans üzerinden gelişen köklü kültüre ilham kaynağı olur.”[1]
Japonya’nın en eski inanç sistemi Şintoizm[2] ile yakından ilişkili olan Kagura, yıllar boyunca eski Şinto geleneklerini ayakta tutmak ve gelecek nesillere aktarmak için icra edilir. Bin yılı aşkın bir süredir Japonya’nın her bir karışına yayılarak pek çok dans türünün ortaya çıkmasına ön ayak olur. Mai ve Odori gibi dans türlerinden beslenen Kagura, hikâye, müzik, sahne ve mekân gibi değişkenlik gösteren unsurlarla kendi içindeki dinamiğini her daim korur. Kagura Dansına Mekân Odaklı Bir Bakış isimli bu yazı da Kagura dansını sahnelendiği mekânlar bağlamında inceleyerek dansın mekânsal unsurlar ve mimariyle nasıl ilişkilendiğini incelemeyi hedefliyor.
Kagura Mekânları
Geleneksel bir dans türü olmasına rağmen günümüz koşullarına uyum sağlayabilen Kagura, ağırlıklı olarak kendine Şinto tapınaklarında izleyici bulur. Şintoizme bağlı ritüellerinin gerçekleştirildiği tapınakların yanı sıra Japonya’da gelenekselleşmiş festivaller, topluluk merkezleri ve yerel çiftlik evleri, Kagura’nın sahnelendiği yerler arasındadır. Neredeyse Japonya’nın tamamına yayılmış olan bu geleneksel dansa ülkenin bazı bölgelerinde daha yaygın olarak rastlanır. Yurt dışından Japonya’ya gelen ziyaretçilerin Japon kültürü ve Kagura dansı ile tanıştığı en önemli yerlerden biri Miyazaki Eyaleti’nin Nishiusuki bölgesinde bulunan Takachiho’dur. Çünkü Takachiho, bir halk efsanesine göre tanrıça Amaterasu’nun saklandığı mağara olan Amano-Iwato[3]’ya ev sahipliği yapmaktadır.[4] Nishiusuki bölgesinin maneviyatı en yüksek tapınaklardan biri olarak bilinen Takachiho Tapınağı (Takachiho Shrine) da burada bulunmaktadır. Bu tapınak yaklaşık 1900 yıl önce inşa edilmiş 88 Takachiho Tapınağı’nın ana merkezidir. Tapınağı ziyaret edenler kötülüklerden korunmak ve hayatta aradıkları şansı yakalamak için Tanrılara sığınıp dua ederler. Hatta tapınağın yanında bulunan, birbirine kaynaşmış iki sedir ağacı önünde dilek tutmanın şans getirdiğine inanılır.
Takachiho Tapınağı, ziyaretçilerin ana tapınak salonunda izleyebileceği dans ritüeli olan Gece Kagurası (Night Kagura-Yokagura) ile ünlüdür. Ziyaretçiler, her akşam müzik ve dansın eşlik ettiği Kagura performanslarıyla Şinto tanrılarını yad eder. Gece boyu süren bu dans, aynı zamanda köylülerin bereketli bir hasat için Tanrılara şükretmelerine ve baharda doğan güneşi selamlamalarına aracılık eder.[5] Kami[6]‘nin doğada bulunduğu anlayışını benimseyen Şinto tapınakları, bu sebeple şelale ve mağara gibi Japon kültüründe manevi anlamları bulunan yerlere yakın yerlere inşa edilir. Takachiho Tapınağı da Miyazaki ormanında bulunan Takachiho Gorge isimli dünyanın en görkemli şelalelerinden birine olan yakınlığıyla bilinir.
Takachiho Tapınağı, dünyaca ünlü şelaleye olan yakınlığı dışında Japonya’daki Erken Tapınak mimarisinin ilk örneklerinden biri olma özelliğini taşır. Japonya’da bulunan diğer tapınaklar gibi kırmızı renge sahip değildir. Tamamen ahşaptan oluşan topraksı görünümü sayesinde bulunduğu arazi ile büyük bir uyum içerisindedir. Takachiho’nun da aralarında bulunduğu erken dönem tapınakları, yapısal olarak antik çağda bulunan tek konutlu evleri andırır.[7] Japon atalarının ruhlarını barındırma ve tanrıya ibadet etme amacıyla inşa edilen bu yapıların mimarisi, ziyaretçilerin ihtiyaçlarına göre şekillenir. Şintoizm geliştikçe ana tapınaklara kutsal alan (honden ya da shinden), ibadethane (noritoya) ve yıkama yeri (chozuya) gibi birbirinden farklı ritüellere hizmet eden alanlar eklenir. Kagura dansının icra edilmesi ve izleyicinin katılımına uygun hale getirilmesi için ise Kagura-den (神楽殿, kagura hall) isimli özel salonlar inşa edilir. 9. yüzyılın başlarında geçici olarak inşa edilen bu yapılar, izleyicinin ilgisini daha fazla çekebilmek ve mekânsal hissiyatı güçlendirmek adına kalıcı hale getirilir. Maidono (舞殿) veya buden (舞殿) olarak da anılan bu mekânlar, bugaku isimli geleneksel dansa atıfta bulunur.[8] Kagura-den’ler, platform halinde yükselen, dört tarafı açık ve girişi herhangi bir tarafa konumlandırılabilir şekilde tasarlanır. Bu mimari çözüm, Kagura dansını farklı açılardan izlemeyi ve deneyimlemeyi mümkün kılar. Kasuga Taisha (Wakamiya Jinja Kaguraden) (1613, Nara), Nikkou Toushouguu Kaguraden (1635-36, Tochigi) ve Kamo Mioya Jinja Maidono – Hashidono (1863, Kyoto) Japonya’nın en köklü geçmişe sahip ünlü Kagura-den’leri arasında yer alır.
Dans Festivalleri
Japonya’nın Nara Eyaleti’nde bulunan Şinto tapınağı Kasuga Taisha eşsiz mimari öğeleri sebebiyle geniş çaplı festivallere ev sahipliği yapar. Kasuga-zukuri[9] mimarisinin ilk örneklerinden olan bu tapınak, iç ve dış mekânını aydınlatan bronz ve taş fenerleriyle ünlüdür. Kutsal kaynaklarda geçen bilgilere göre Kasuga Taisha’nın ilk Kami’si Takemikazuchi’nin bir geyiğin sırtında Nara’daki Mikasa Dağı’na tırmanması bu tapınağın doğuşunu simgeler. Bu olay sebebiyle Japonya’nın maneviyatı güçlü yapıları arasında görülen tapınak, dans ve dini festivallerin uğrak yeri haline gelir. 3 Şubat’ta düzenlenen Setsubun Mantoro Festivali kıştan ilkbahara geçişi müjdelerken 14 Ağustos’taki Chugen Mantoro Festivali ise sonbaharı selamlar. Aynı anda üç bine yakın taş fenerin yakıldığı bu görkemli mekân, dini ritüel dansı Kagura’ya tüm ihtişamıyla alan açar.[10] 13 Mart’ta gerçekleştirilen Kasuga Matsuri Festivali ve 15-18 Aralık tarihlerine arasında coşkuyla kutlanan The Kasuga Wakamiya Festivali, Kagura dansının görünürlüğü için büyük önem taşır. Geleneksel kıyafetler ve kutsal bir at eşliğinde gerçekleştirilen geçit törenleriyle beraber Kagura, Gagaku ve Bugaku dansları izleyiciyle buluşur. Japonya’nın antik başkenti Nara’da yer alan Kasuga Taisha Tapınağı’nda gerçekleştirilen Kagura dansları sadece Kagura-den’lerin kısıtlı alanıyla sınırlı kalmaz. Kasuga Taisha’daki kadın türbe görevlileri (miko), tapınağın geniş ve ferah avlularını performanslarına alan olarak kullanır.[11] Diğer Kagura gösterilerine göre son derece yalın ve sakin bir şekilde sahnelenen Mai türündeki bu dansa shakubyoshi (vurmalı çalgı) ve kagurabue (kagura flütü) eşlik eder. Performansı icra edenlerin giydiği kırmızı-beyaz renkli kıyafetler ve ellerindeki sasaki (Clera japonica) – sasa (geniş yapraklı bambu) sembolleri, kutsallığı ve uzun ömrü temsil eder.
Gösterişli tapınaklar ve festivaller Kagura’nın görünürlüğü ve dünyaya tanıtılması için önem arz etse de zaman zaman olumsuz eleştirilere neden olur. Kagura gibi Şintoizm’e bağlı dini bir ritüeli konu edinen etkinliklerin turizm amaçlı, kâr amacı güden yapılara dönüştürülmesi bazı kesimler tarafından hoş karşılanmaz. Buna karşılık olarak da Takachiho, Shonai ve Shimane’deki yerel çiftlik evleri ve mahalle meydanlarına kurulan derme çatma sahnelerde Kagura dansları yapılır.[12] Bu aynı zamanda 12. yüzyılın başında küçük kasabalarda yaşayan yerel halkın Kagura dansını kendi kısıtlı imkanlarıyla tanıtma girişimlerine yönelik bir saygı duruşudur.
Japonya’nın köklü tarihinden de anlaşıldığı üzere Kagura, gerçekleştirildiği mekânlarla kolayca özdeşleşen ve kendi ifade alanını yaratabilen bir dans türüdür. Yakılan ateş, fona gerilen bir kumaş parçası, zemine yayılan hasır kilimler ve çeşitli sahne düzenlemeleriyle kendi mekânsallığını gittiği her yere taşır. Fakat tapınak, saray ve festivallerde dansı daha rahat sunabilmek için inşa edilen Kagura-den’lerin önemi yadsınamaz. Kagura-den’ler mimari özellikleri ve bünyelerinde barındırdıkları referanslar bakımından Japonya’nın erken dönem yapılarını günümüze taşır. Ayrıca yapıların uzun yıllar ayakta durabilecek kadar dayanıklı olması, eski geleneklerin geçmişten geleceğe aktarımını mümkün kılar. Tüm bunların sonucunda da Kagura dansı, 12. Yüzyıldan itibaren zamansızlığını koruyarak izleyicileri eşsiz atmosferine ortak olmaya davet eder.
Ek Kaynaklar:
Kenta Yamamoto, Traditional Performing Arts as a Regional Resource: Examining Japan’s Kagura Dance Form (Kokugakuin University, Japan), International Journal of Cultural and Digital Tourism Volume 5, Spring 2018
Irit Averbuch, Shamanic Dance in Japan: The Choreography of Possession in Kagura Performance, Nanzan University, Asian Folklore Studies, Vol. 57, No. 2 (1998), pp. 293-329
Takuya Sakurai, The Expressive Dimensions of Folk Performing Arts: A Gebserian Approach to Kagura (Tokyo Denki University, Japan), Intercultural Communication Studies XXV: 3 (2016)
Cyrielle Ugnon-Coussioz, Voyapon, Takachiho’s Kagura: An Artistic Story of Japanese Mythology, 12.07.2019
The British Library Board, Sound and Vision Blog, Recording of the week: Kagura – dancing for the Gods, 02.12.2019
Shimane Prefecture, The Roots of Kabuki, Kagura and The Kojiki (Erişim: 19.01.2022)
[1] Noam Katz, A Dance Fit for the Gods, Highlighting Japan, 02.11.2015
[2] Japonya’nın yerel dini olan Şinto (Şintoizm), aslen Çince (şen-tao) bir kelimedir ve “tanrıların yolu” anlamına gelir. Japonca karşılığı kami-no-miçi’dir.
[3] Ama-no-Iwato, Japon mitolojisinde yer alan bir mağaradır. Kutsal kitaplar Kojiki ve Nihon Shoki’ye göre “cennetin taş mağarası” anlamını gelir.
[4] Siree, Kagura – Entertaining the Gods Through Dance, The Hidden Thimble, 16.01.2021
[5] Takachiho Town, Yokagura Dance (in English), (Erişim: 17.01.2022)
[6] Kami, Şintoistler tarafından tapılan bir tanrı veya ruhtur.
[7] Vimalin Rujivacharakul, Architecture and Sacred Spaces in Shinto, Berkeley Orias
[8] Maidono, JAANUS (Japanese Architecture and Art Net Users System), 2001
[9] Kasuga-zukuri, adını Kasuga Taisha’ tapınağının kutsal alanından alan geleneksel Şinto Tapınağı mimarisidir. Üçgen şeklinde karakteristik çatılara sahip bu yapılar, Nagare-zukuri tarzından sonra en yaygın Şinto tapınağı tarzıdır.
[10] Setsubun Mantoro, Nara Attractions, Japan Travel (JNTO), 08.04.2019
[11] Japan House London, Kagura (Sacred Dance) from Kasuga Taisha, 09.2019
[12] Johannes Schonherr, Kagura: Dances Sacred and Profane, Japan Visitor (Erişim: 18.01.2022)